Ürünler

     BUĞDAY

 

Triticum aestivum (buğday), Triticum cinsine bağlı bütün dünyada ıslahı yapılmış tek yıllık otsu bitki türüdür. Değişik araştırmacıların yaptıkları araştırmaların ışığında buğdayın gen merkezi olarak Güney TürkmenistanAnadolu, Batı İran ve Kafkasya kabul edilir.[kaynak belirtilmeli]

Karasal iklimi tercih eder. Buğday; unyem üretilmesinde kullanılan temel bir besin maddesidir. Kabuğu ayrılabileceği gibi kabuğu ile de öğütülebilir. Buğday aynı zamanda çiftlik hayvanları için bir yem maddesi olarak da yetiştirilmekdedir. Hasattan sonra atık ürün olarak saman balyası çıkar. Enerji miktarı 1.18’dir

Sınıflandırma

Sınıflandırmada ilk ele alınan bitki buğdaydır. Sınıflandırmada önce başak özellikleri dikkate alınmıştır. Kılçıklılık, kılçıksızlık, kavuz rengi, dane rengi ele alınan ilk kriterler olmuştur. Daha sonraları başak sıklığı buğdayların sınıflandırılmasında rol oynamıştır. Rusya taksonomistleri buğdayları sınıflandırmak için ekotipler ve biyotipler üzerinde durmuşlardır. Ekotip ve biyotiplerin sınıflandırılması morfolojik karakterlere göre olmuştur. Stoloji alanındaki ilerlemeler sonucu, buğdayların sınıflandırılması kromozom sayılarına göre yapılmaya başlamıştır. Kromozom sayıları sonucu buğdayların genom sayıları ve genom formülleri üzerinde durulmuştur. Kromozom sayıları ve genom formüllerine göre yapılan sınıflandırmalarda buğdaylar üç gruba ayrılır:

  1. Diploid grup (AA)= kaplıca grubu
  2. Tetraploid grup (AABB) = makarnalık buğdaylar grubu
  3. Hekzaploid grup (AABBDD) = ekmeklik buğdaylar grubu

Her grubun da yabani formları, kavuzlu ve çıplak kültür formları vardır.

Tür ve alttür üzerindeki çalışmalar sonucunda tetraploid ve hekzaploid gruptaki bütün buğdaylar tek tür altında toplanmıştır. Daha önce tür kabul edilen buğdaylar ise çeşit grupları haline sokulmuştur. Son olarak kromozom sayılarına göre buğdaylar, diploid ve alloploid olarak iki grupta toplanmıştır. Diploid buğdayların en önemlisi Triticum monococcum’dur. Alloploid buğdaylardan 2n= kromozomlu Triticum aestivum en önemli türleridir.

   ARPA

Arpa (Hordeum vulgare L.) buğdaygillerden taneleri malt ve yem olarak kullanılan önemli bir tahıl bitkisidir. Tarih öncesi devirlerdeki en önemli kültür bitkilerinden biri olmakla birlikte, ekonomik önemi olan bitkilerin başında gelmektedir

Kullanım alanları

Arpa neolitik dönemden itibaren milyonlarca insan tarafından önemli bir besin kaynağı olarak tüketilmiş olsa da, bugün daha çok hayvan yemi ve bira yapımında kullanılmaktadır. 1980’lerde Avrupa ve Amerika’da besin değerinin anlaşılmasıyla gıda sektörüne yeniden girmiştir. Ancak, Asya ve kuzey Afrika’daki bazı kültürlerde arpanın gıda sektöründeki yeri eski çağlardan beri değişmemiştir. Bunun yanı sıra, buğdayın ekilemediği kutup bölgelerinde ve yüksek dağlık bölgelerde arpa ekilerek besin maddesi olarak kullanılmaktadır. Bugün dünyada ekimi yapılan arpanın %65’i hayvan yemi olarak, %33’ü maltlık olarak bira ve viski yapımı ile biyodizel üretiminde, %2’si de insan besini olarak gıda endüstrisinde kullanılmaktadır. Türkiye’de ise tüketimin %90’ı hayvan yemi olarak, kalan kısmı maltlık olarak bira sanayinde ve gıda endüstrisinde kullanılmaktadır. Gıda endüstrisinde kullanılan oran çok düşük olup, bira sanayinde kullanılan oran her geçen yıl artmaktadır.[7][8][9][11][12][14][17]

Hayvan yemi olarak kullanılan arpalarda protein oranının fazla olması gerekmektedir. Kavuzun fazla olması besleyicilik değerini düşürür. Bu nedenle, protein değeri yüksek ve kavuzca yoksul olan altı sıralı arpa, yemlik arpa olarak kullanmaktadırlar. Biralık arpalarda ise protein oranının düşük olması istenmektedir (%9 – 10,5). Bu amaçla, bira üretimi için gerekli olan malt iki sıralı beyaz arpalardan elde edilir[18]

Kısa yaşam döngüsü, tek yıllık bir bitki olması ve genomunun yedi çift kromozomdan oluşması, arpayı moleküler çalışmalar için önemli bir model bitki yapmaktadır. Fizyolojikmorfolojik ve genetik açıdan büyük çeşitlilik göstermesi, geniş ölçüde genetik stokların ve haritaların bulunması ve kendi kendine döllenebilmesi sayesinde çok yönlü testlerin uygulanabilmesi, arpanın fizyolojik ve moleküler çalışmalar için önemini daha da arttırmaktadır.[9][12][14][19][20][21][22]

Arpa, tarih boyunca maruz kaldığı gerek ıslah çalışmaları gerekse doğal seleksiyonlar sonucunda, tarımsal üretimini kolaylaştıracak fenotipik özellikler kazanmıştır.[11] Bu fenotipik özelliklerin yanında, erken olgunlaşma ve stres koşullarına yüksek oranda uyum sağlayabilme gibi nitelikleri, kutuplardan ekvatoral bölgelere kadar tüm dünya çapında, ekime uygun bir ürün olmasını sağlamıştır. Bu stres koşulları, çok soğuk ve sert iklimleri, kuraklığı, alkali ve tuzlu topraklarda yetişmeyi kapsamaktadır.[8] Bugün arpa, kuzey kutbundan tropik bölgelere, her türlü iklim koşulları altında yaygın bir şekilde ekili olmakla birlikte, ılıman bölge tarım ekonomilerinde kilit rol oynamaktadır. Bunun yanı sıra, yabani arpanın aşırı iklim koşullarına uyum sağlayabilme yeteneği ve henüz açığa çıkmamış olası uyum yeteneği göz önüne alındığında, gelecekte arpanın germplazm kaynaklarına başvurularak bu potansiyellerin kullanılabileceği düşünülmektedir.

 

 

                                                                          Kabuklu (solda) ve kabuğu soyulmuş  (sağda) arpa tohumları.

 

MERCİMEK

 

                              Mercimek (Lens culinaris), baklagiller (Fabaceae) familyasında yer alan Lens cinsine dahil 4 türden biridir. Lens cinsi içinde bulunan tüm türler, mercek şekilleri ve yenilebilir tohumları sebebiyle topluca mercimek olarak adlandırılır. Anadolu ve Balkan toplumlarında birçok yemekte kullanılır. Mercimek çorbası, mercimek köftesi gibi kendine has türlere sahiptir.

Mercimek Tipleri

Kahverengi mercimek

Çok küçük taneleri olan kahverengi mercimeğin tatlımsı bir aroması vardır. Pişerken çok fazla yumuşamaz. Aromaları içine çekme özelliğine sahiptir. Sulu yemekler için 25 dakika, salatalar için 35 dakika, çorbalar için ise 50 dakika pişirmek gerekir. Arap mutfağında yaygın olarak Müceddere yemeğinde kullanılmaktadır.

Kırmızı mercimek

Kabuksuz olan bu mercimeğin nişasta oranı fazladır. Salatalar için 8 dakika, püreler ve çorbalar için ise düdüklü tencerede 10 dakika, normal tencerede 30-40 dakika pişirilmelidir.

Sarı mercimek

Kabuksuz olan bu mercimeğin fındığı andıran bir tadı vardır. 8 dakikadan fazla pişirildiğinde dağılır. Püre yapmak için çok uygundur.

Yeşil mercimek

Çok pişirilse bile formu bozulmaz. Tadı fındığa benzer ve aromaları çok iyi emer. Salatalar için 30 dakika, yemekler için ise 40 dakika pişirilir. Pişirirken kabuğu çabuk patlar. Yemek ve püre yapmak için uygundur.

Mısır, genellikle çok nemli iklim bölgelerinde yetiştirilebilen bir tarım bitkisi.

Mısırda lisin ve triptofan proteinin biyolojik değeri de aminoasitlerin limite edici etkisi altındadır. Tanesindeki ham yağ yulaftan sonra en yüksek değer veren besin maddesidir. Meksika ve Orta Amerika kökenlidir. Sınıflandırma koçan sekli, tane şekli, tane iriliği, sıralar arası açıklık, koçan ucundaki boşluk ve somak rengine bakılarak yapılır.

Etimolojisi

1600 yıllarında Suriye yoluyla Mısır‘dan İstanbul‘a “Mısır buğdayı” ya da “Mısır darısı” adıyla gelmiştir. Zaman içinde de kısaltılarak (dil biliminde ellipse adı verilen olay) mısır adını almıştır.[1] Ayrıca Anadolu’da mısır en çok Doğu Karadeniz bölgesinde ekildiğinden ve Karadeniz bölgesine mısırı Laz denizciler yaydığından dolayı mısıra “Laz otu” ya da kısaca “lazut[2]/lazot[3]” da deniyordu.[4][5] Bununla beraber günümüzde bu tabir kullanılmamaktadır.[6] Mısır, Avrupa’ya Osmanlı’dan yayıldığı için birçok Avrupa dilinde mısır “Türk buğdayı” olarak isimlendirilmişti. Orta Asya Türkleri ise mısıra benzeyen bir bitkiyi cugan adıyla tanımlıyordu.

 

MISIR YETİŞTİRİCİLERİNE UYARILAR

• Erken ekim yapmak, iyi ve uygun tohumluk seçmek, çeşide uygun bitki sıklığında yetiştirmek yüksek verim elde etmenin temel şartıdır.
• İkinci ürün ekilişlerinde doğrudan anıza ekim yapan ,,. mibzerlerin kullanılmasıyla zaman kazanılır.;
• Mısır toprakta su göllenmelerine karşı hassas olup, iyi drenajlı, havadar ve orta bünyeli toprakları tercih eder.
• Bitki sıklığının artması tepe püskülü ve koçan püskülü çıkışını engeller. Bu durum tane oranının azalmasına, olgunlaşmanın gecikmesine yol açar.
• Tepe püskülü ve tozlanma döneminde meydana gelecek su açığı, koçanda tane sayısının azalmasına yol açarak büyük ölçüde verim azalışına neden olur.
• Sabahın erken saatlerinde mısır yapraklarında rulo halinde kıvrılma görüldüğünde mısırın hemen sulanması gerekir.
• Döllenme sonrası veya süt olumda koçan üstü aksamının kesilmesi verimde sırasıyla %33 ve %27 azalmaya neden olur.

     PAMUK

Pamuk (Gossypium hirsitum), ebegümecigiller (Malvaceae) familyasından anavatanı Hindistan olan kültürü yapılan bir bitki türüdür.

Morfolojisi

Pamuk bitkisi kök, sap, yaprakçiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60–120 cm, ağaç halinde olanlar ise 5–6 m boylanabilir. Pamuk 30–100 cm derine, 50–80 cm yanlarına uzanan kazık köke sahiptir. Toprak yüzeyinin 8–10 cm altında ilk yan kökler meydana gelir Bunlar yatay olarak büyürler. Yan köklerin sayıları 3-4 tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler meydana gelir. Genel olarak kök toprakta dik olarak ya da bir süre sonra zikzak çizerek devam eder. Uygun koşullarda kök uzunluğu 1,5 m’ye kadar ulaşabilir.

Afrika‘da, çok yıllık ağaç şeklinde olan pamuk çeşitleri de vardır. Pamuk gövdeleri dik, dallanmış ve çok tüylüdür. Yapraklar uzun saplı, parçalı ve tabanı kalp şeklindedir. Çiçekler saplı ve yaprakların koltuğunda tek tek bulunur. Dış çanak yaprakları üç parçalı, taç yaprakları ise beş serbest parçalıdır. Meyvesi, olgunlukta açılan veya kapalı kalan, 3-5 gözlü bir kapsüldür. Bu kapsüle koza da denir. Her gözde siyahımsı renkli, oval şekilli ve üzeri uzun, sık ve beyaz renkli tüylerle örtülü 5-10 tohum bulunur. Pamuk tohumu, etrafındaki bu tüy veya liflerle beraber `kütlü` adını alır.

Tarih ve etimolojisi

Arkeolojik kanıtlar gerek Hindistan gerek Güney Amerika‘da birbirinden bağımsız olarak 6000 ila 7000 yıl önce pamuğun değişik türlerinin tarımının yapıldığı ve giyimde kullanıldığını göstermektedir. Eski dünyaya pamuk Hindistan’daki Harappa uygarlığından gelmiştir. Mezopotamya‘dan da Eski Mısır‘a geçmiştir.

Pamuğun Arapçadaki ismi olan kutun (‘al kutun’) İngilizceye cottonİspanyolcaya algodón olarak geçmiştir. Pamuk için Türkiye’de yerel olarak üreticilerin kullandığı ‘pambuk’, ‘bambuk’ adının da, bugün Kuzey Suriye‘de yer alan Menbic şehrinin (Hierapolis Bambyce ya da Bambyke) başka dillerdeki değişik söylenişinden gelmiş olması muhtemeldir. (Arnold Toynbee, Turkey: A Past and a Future, dipnot.50)

Pamuk, alüvyonlu ve kuvvetli toprakları sever. Derin sürülmüş ve iyi gübrelenmiş topraklara ekilir. Ekim; sıcak bölgelerde şubat, soğuk bölgelerde Mart-Nisan aylarında yapılır. Ağustos ve Eylül’de hasat edilir. Pamuk için en büyük tehlike yağmurlardır. Yağmurlar, verimin ve kalitenin düşmesine sebep olur.

Türkiye’de MÖ 330 yılına dek geriye giden uzun bir tarihçesi olmasına karşın asıl gelişmesi 11. yüzyılda Selçuklu Türkleri ve 14. yüzyılda Osmanlı Türkleri zamanında olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra ise pamuk tarımına büyük önem verilmiştir.

Pamuk çeşitleri

Türkiye’de yetiştirilen pamukların tamamı orta lifli pamuklar olup birçok çeşidi kullanılmaktadır. Yaygın olanları; Gloria, Lydia, 499, Lima, BA373 akala, Stoneville 453, Carolina Quin, Çukurova 1518, Sayar 314, Nazilli 84, Nazilli 87, Maraş/Erşan 92, Ege 7913 Carmen, Flora, Celia, Candia, Julia, Beyaz Altın 119, BA308, Diamond çeşididir.

Ekolojik istekleri

Pamuk için ideal hava sıcaklığı 21 ila 37 °C arasındadır. Toprak yeterince süzek, kumlu-killi ve organik maddece zengin olmalıdır.

Ürünlerimiz